Tüberküloz hastalığı gelişmiş ülkelerdeki düşük gelir düzeyine sahip insanlarda ve gelişmekte olan ülkelerde sık görülmektedir. Aktif tüberkülozu olan hastalar Mycobacterium tuberculosis’ in kaynağını oluşturmaktadır. M. tuberculosis’ in insandan insana bulaşı mikroorganizma ile enfekte damlacıkların solunum yoluyla alınması ile olmaktadır. M. tuberculosis enfeksiyonunun kazanılmasında kaynak olgu ile temas süresi, balgamdaki mikroorganizmanın yoğunluğu ve kaynak olgunun öksürük sıklığı gibi risk faktörleri olduğu görülmüştür. Çocuklarda kaynak olgu sıklıkla basili bulaştıran erişkinlerdir. Bulaşma, tüberküloz mikrobunu taşıyan kişinin öksürmesi, hapşırma ve konuşması ile havaya yayılan ve havada canlı kalan mikroorganizmaların akciğerlere ulaşması ile oluşmaktadır.
Havalandırması kötü güneş görmeyen ortamda yaşayan, yetersiz beslenen, kalabalık ortamlarda yaşayan, beş yaş altında olan, bağışıklık sistemi zayıf olan, karaciğer, böbrek hastalığı, diyabet gibi bağışıklığı baskılayıcı hastalığı olan veya uzun süreli steroid tedavisi alan kişilerde hastalık gelişme riski artmaktadır.
Klinik Bulgular
Tüberküloz olgularının büyük bölümünü akciğer tüberkülozu oluşturmaktadır. Akciğer dışında lenf nodu, santral sinir sistemi, plevra, kemik tüberkülozu görülebilmektedir. Kan yoluyla organlara yayılması sonucu miliyer tüberküloz gelişmektedir.
Akciğer tüberkülozu klinik bulguları, üç haftadan uzun süren geçmeyen öksürük, balgam, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi, kanlı balgam olarak sıralanabilir. Akciğer dışı tüberkülozunda şikayetler etkilenen organa göre değişebilir.
Tanı nasıl konulur?
Tanı klinik bulgular, temas öyküsü, tüberkülin cilt testi ve radyolojik bulguların birlikte kullanılması ile konulmaktadır. Mikrobiyolojik olarak tanının doğrulanması olguların çok azında mümkün olmaktadır. Kesin tanı için balgam çıkarabilen kişilerden alınan üç günlük balgam örneği veya değişik vücut sıvısı örneklerinde (açlık mide suyu, beyin omurilik sıvısı gibi) tüberküloz basili gösterilmelidir. Tüberkülin cilt testi, kişinin tüberküloz basiliyle daha önce karşılaşıp karşılaşmadığının gösterdiğinden tanıya yardımcıdır.
Aktif hastalık tedavisinde sıklıkla 2 ay üçlü veya dörtlü ilaç tedavisi; ardından da ikili ilaç tedavisi önerilmektedir. Tedavinin toplam süresi akciğer, lenf bezi, kemik tüberkülozunda 6 ay, santral sinir sistemi ve miliyer tüberkülozda 9-12 ay arası değişmektedir. İlaçlar yeterli doz ve sürede düzenli olarak alınmalıdır. İlaçlar uygun dozda ve sürede alınmazsa mikroorganizmalar ilaca direnç kazanabileceğinden hastalığın tedavisi güçleşir.
Tedaviye 14 günden daha uzun süre ara verildiğinde tedavinin baştan başlanması gerekmektedir, bu nedenle tedavi başlandığında ilaçların düzgün kullanılması önemlidir.
Tüberküloz hastalarının tedavi sırasında aylık izlenmesi, kilo alımı, ilaç uyumu, ilaç yan etkilerinin kontrol edilmesi; akciğer tüberkülozunda tedaviye başlandıktan iki ay sonra akciğer grafisi çekilmesi önerilmektedir.
Tüberküloz Hastalığından Korunma
Sağlık Bakanlığı rehberine göre Tüberküloz temas öyküsü olan çocuklarda aktif tüberküloz hastalığı araştırıldıktan sonra koruyucu tedavi başlanması ve bu arada ailenin tüberküloz açısından taranması önerilmektedir.
Koruyucu tedavi, hastalık belirtisi olmayan ancak tüberkülin cilt testi pozitif olan çocuklara da önerilmektedir.
Ülkemizde aşı programı içerisinde tüberkülozdan korunmak amacıyla 2 aylıkken BCG aşısı uygulanmaktadır. BCG aşısı tüberküloz hastalığının menenjit ve miliyer tüberküloz gibi ağır şekillerinden korunmada etkilidir.
Bunlara ek olarak tüberkülozun yayılmasını kolaylaştıran, havalandırması kötü, güneş görmeyen kalabalık ortamlardan uzak durulmalıdır.